ŞENKÖYLÜLER CİN NARI ve CİN NARI EKŞİSİ
Tanesinden yaprağına, kabuğundan çekirdeğine kadar her yönüyle binbir şifa kaynağı ve
meyvelerin baştacı olan NAR'dan bahsedeceğim sizlere. Fakat yazımızın konusu manav
tezgahlarında, market raflarında gördüğünüz ve endüstriyel zirai bahçelerde üretilen koca
koca narlar değil, "Cin Narı" yani narların küçük ve bodur atası.
Hatay'ı çepeçevre saran Amanos Dağlarının endemik bitki türlerinden biri olan ve zengin
bitki örtüsüne sahip Doğu Akdeniz Havzasının hakim olduğu bölgelerde kendiliğinden
yetişen, bazen dere kenarlarında, bazen ormanlık-makilik alanlarda ve çoğu zaman da bahçe
kenarlarında görebildiğimiz "Deli Nar" yani "Cin Narı".
Lisanslı, aşılı fidanlar gibi ekilen ya da dikimi yapılan bir bitki çeşidi değil Cin Narı. Hicaz
narı, katırbaş, keben, deve dişi, delibekirli adıyla yöremizde bilinen diğer ıslah edilmiş nar
çeşitlerinden çok farklı,her türlü olumsuz iklim şartlarına dayanıklı, su istemeyen, gübreleme,
budama vb. beklentileri olmayan bir orman sakini cin narı.
Ovada yetişen muadil türlerinin sahip olduğu imkanların hiçbirine sahip olmayan,
yeterli su, uygun toprak, uygun iklim ve yeterli besini bulamadığı için bodur kalmış, yaprakları ve
meyvesi küçülmüş bir bitki olan cin narı artık var olma mücadelesi veriyor.
Daha fazla verim ve rekolte peşinde koşan çiftçilerin yüz çevirdiği ve bahçesinin kenarında bile
görmeye tahammül edemediği bu küçük ama bir o kadar da yaşlı ağacın gerçek dostları da gün geçtikçe azalıyor ne yazık ki.
Her yıl eylül sonu ekim ortalarında evinin kendi ihtiyacı için dağlardan toplayacağı narların
nerelerde olduğunu bilen ve onları gözü gibi sakınıp kollayan Avcı Mehmet; elinde çuvalı,
bağ makası, içinde azığının olduğu küçük çıkını ile Amanosların yamaçlarına doğru düşer
yollara. Orman, içinde sakladığı bir çok sır gibi cin narını da saklar. Zaten öyle heybetli bir
ağaçta değildir hani. Taş çatlasın 1-1,5 metredir boyu. Ama Avcı Mehmet onların yerlerini
eliyle koymuş gibi bulur ve incitmeden meyvelerini toplar.
Avcı Mehmet ikindi vakti elinde bir çuval cinnarıyla döner evine. Evin avlusuna döker tüm
narları ve başlar seçmeye. Şekli daha yuvarlak ve sert olanları tek tek seçerek ilerde fırfır
oyuncağı yapmak için evinin ambarının bir köşesine kurumaları için döker.
Geriye kalan narlar evin hanımı Müzeyyen Teyze tarafından önce bir bıçak yardımıyla ikiye
kesilir tek tek. Kesilen narlar bir geniş bir leğende biriktirilir. Başka bir derin kaba böldüğü
narları taneler. Mandalina büyüklüğündeki bu narları tanelemek sabır gerektiren bir iştir.
Bir elde nar, diğerinde kalınca bir sopa, vur Allah vur, içindeki taneleri çıkarmaya çalışır.
Tüm narlar tanelendikten sonra temiz bir çuvala konur ve bu defada olanca gücüyle başlar
çuvaldaki tanelenmiş narları ezmeye. İçinde ezilmemiş nar tanesi kalmayıncaya kadar devam eder bu iş. Daha sonra çuvalın ağzı açılır ve birkez de avuç avuç sıkmaya başlar
ezilen nar posasını ki içindeki son damla nar suyu telef olmasın ziyan olmasın.
Evin bahçesinin bir köşesin de kurulan üç ayaklı ocağa kocaman bakır kazan yerleştirilmiş
ocağın altına konan odunlar tutuşturulmuştur. Biraz önce suyu sıkılan narların boş kabukları
daha sonra yakılmak için bahçenin bir kenarına serilirken narın çıkan suyu ince bir tülbentle
süzülerek kazana dökülür.
Saatlerce sürer nar ekşisini kaynatmak, bir elde kernep tası savrula savrula kaynatılır. Elbet
kazanın üstünde biriken köpüğüde sık sık alınır bir kevgirle. Eğer bu köpük alınmazsa nar
ekşisi acı çalar sonra rengi yeşile döner ve tüm emekte zayi olur. Yılların verdiği birikim
ve ustalıkla hah şimdi oldu dediği zamana kadar kaynatır ve koyu kahve renginede su gibi
akışkan bu nar ekşisi ocaktan alınır ve soğuyana kadar svrulmaya devam edilir. Tamamen
soğuduktan sonra kaplarına doldurulur.
Her şişenin bir sahibi de vardır hani.
Bu Hacer'in, bu Harun'un, bu Gülay'ın
bu Ünal'ın diye ayırır şişeleri.
Damak çatlatan bir lezzeti vardır sonra. Hele sıcak yaz aylarında yaptığı buz
gibi nar şerbeti ya da acele turşu dediği haşlanmış taze fasulye, patlıcan ve kabağın üzerine döktüğü
kuru nane ve cin narı ekşisi karışımı ile yaptığı bu turşu nasıl iştah açar ancak yiyenler
bilir.
Günümüzde seralarda domatesin başına gelenler ovada narın başına gelmiştir.
Narlar daha büyük olsun, ağaç başına daha fazla verim alınsın diye endemik türlerin ıslah
çalışmaları sayesinde narın narlığı da kalmadı. Cin narının o keskin ve yoğun kokusunu boşuna
marketlerdeki ıslah edilmiş dev narlarda aramayın. Bulamazsınız.
Peki ya nar ekşisi? İçinde narın tanesi bile olmayan nar soslarını nar ekşisi diye tüm
marketlerde, mağazalarda, pazar tezgahlarında yakışıklı şişelerde satılanlarla, bu anlattığım
cin narı ekşisini aynı kefeye koymayın sakın. Müzeyyen Teyze gibi bir elin parmağı kadardır
hakkıyla narekşisi yapanlar.
Son olarak; Doğu Akdeniz yöresine özgü endemik nar türü olan cin narını, bu bölge
dışındaki kendi çiftliklerinde yetiştirdiklerini söyleyen "cin fikirli çiftçiler/tüccarlar" türemeye başladı
son zamanlarda. Cin narı yetiştirmek şöyle dursun, hayatında hiç cin narı görmemiş modern
zaman arsızlarının cin narı ekşisi ile serüvenlerini ibretle seyretmek ne yazık ki bize düşüyor.
Bizlere acı verse de...
www.senkoyluler.com
NASIL SİPARİŞ VERİRİM?
Ürünlerimizden sipariş vermek için E-SATIŞ Mağazamızın Link'ine TIKLA: http://esatis.senkoyluler.com
GÖNDERİ ŞEKLİ
Şenköylüler Cin Narı Ekşisi cam ve plastik şişelerde gönderilmektedir. Tüm Türkiye'ye gönderim yapılabilmektedir. Gönderi haftanın belirli günlerinde anlaşmalı kargo şirketleri aracılığı ile yapılabilmektedir.
Uyarı: Şenköylüler Cin Narı Ekşisinin satışı sadece Şenköylüler Web Sitesi üzerinden yapılmaktadır.
ŞENKÖYLÜLER CİN NARI EKŞİSİ FOTOĞRAFLARI
Yasal Uyarı: Tüm içerik ve fotoğraf hakları www.senkoyluler.com'a aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.